EU 2019/1009 Gübre CE Belgelendirme

Avrupa Birliği’nin tarım ve çevre politikaları kapsamında gübre ürünlerine ilişkin düzenlemeler önemli bir yer tutmaktadır. Bu bağlamda, EU 2019/1009 sayılı düzenleme, AB’de gübre ürünlerinin piyasaya sürülmesi, serbest dolaşımı ve çevreye olan etkilerinin kontrol altına alınmasını amaçlamaktadır. 1 Temmuz 2022 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenleme, gübrelerin CE işareti alarak Avrupa pazarında serbestçe dolaşımına olanak tanımaktadır.

Düzenlemenin Getirdiği Yenilikler

1. Daha Kapsamlı Bir Yaklaşım:
Önceki düzenlemeler yalnızca mineral gübreleri kapsarken, EU 2019/1009 biyobazlı gübreler, kompost, organik gübreler, toprak düzenleyiciler, yetiştirme ortamları ve biyostimülanlar gibi geniş bir ürün yelpazesini de içine almaktadır. Bu yenilikle birlikte, sürdürülebilir tarım uygulamalarının desteklenmesi ve döngüsel ekonomiye katkı sağlanması hedeflenmiştir.

2. Biyostimülanlar İçin Yeni Kategori:
Biyostimülanlar, bitki büyümesini teşvik eden ürünlerdir ve EU 2019/1009, bu ürünler için özel bir yasal çerçeve oluşturmuştur. İlk kez biyostimülanlar bir gübre ürünü olarak AB düzenlemelerine dahil edilmiştir. Bu ürünlerin piyasaya sürülmesi için biyolojik etkinlik ve güvenlik kriterlerinin karşılanması zorunludur.

3. Harmanlanmış Ürünler İçin Standartlar:
Düzenleme, birden fazla bileşeni içeren harmanlanmış gübre ürünleri için de standartlar getirmiştir. Harmanlanmış ürünlerin kalite ve güvenlik standartlarına uygun olarak üretilmesi ve çevresel etkilere dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu, hem üreticiler hem de tüketiciler için ürünlerin güvenilirliğini artırmaktadır.

CE Belgelendirme Süreci

1. Ürün Sınıflandırması ve Kapsam:
Gübre ürünü üreticilerinin, öncelikle ürünlerinin EU 2019/1009 kapsamında yer alıp almadığını belirlemeleri gerekmektedir. Düzenleme, ürünlerin kullanım amacına, bileşimine ve işlevine göre çeşitli kategorilere ayrılmasını öngörmektedir. Bu sınıflandırma, CE işaretlemesi için uygulanacak prosedürlerin belirlenmesinde önemli bir adımdır.

2. Uygunluk Değerlendirmesi:
EU 2019/1009’a göre, CE işaretlemesi alabilmek için gübre üreticileri ürünlerinin AB’nin sağlık, güvenlik ve çevresel gereksinimlerine uygun olduğunu kanıtlamalıdır. Üreticiler, bu uygunluk değerlendirmesini kendi iç değerlendirmeleriyle gerçekleştirebilir ya da bir onaylanmış kuruluş aracılığıyla test ve değerlendirme sürecini tamamlayabilir.

3. Teknik Dosya Hazırlığı:
CE belgelendirme sürecinde, üreticinin ürünle ilgili teknik bir dosya hazırlaması gerekmektedir. Bu dosyada ürünün bileşimi, üretim süreci, laboratuvar testleri ve risk değerlendirmeleri gibi detaylar yer almalıdır. Teknik dosyanın eksiksiz ve doğru bir şekilde hazırlanması, belgelendirme sürecinin en kritik aşamasıdır.

4. Uygunluk Beyanı:
Teknik dosya tamamlandıktan sonra üretici, ürünün AB standartlarına uygun olduğunu beyan eden bir Uygunluk Beyanı (Declaration of Conformity) hazırlar. Bu beyan, üreticinin ürününün tüm yasal gereksinimlere uygun olduğunu kabul ettiği resmi bir belgedir.

5. CE İşaretinin Yerleştirilmesi:
Uygunluk beyanının ardından üretici, ürünün üzerine CE işaretini yerleştirir. CE işareti, ürünün AB genelinde serbest dolaşımına izin veren bir güvenlik ve uygunluk sembolüdür.

Çevresel ve Ekonomik Etkiler

EU 2019/1009 düzenlemesi, yalnızca gübre ürünlerinin kalite ve güvenliğini artırmakla kalmamış, aynı zamanda çevresel etkileri azaltmayı da hedeflemiştir. Özellikle biyobazlı ve organik gübrelerin teşvik edilmesi, AB’nin sürdürülebilir tarım ve döngüsel ekonomi politikalarına katkıda bulunmuştur. Ayrıca, bu düzenleme, gübre ürünlerinin ticari potansiyelini artırmış ve AB’de yeni pazarlara açılma fırsatları sunmuştur.

EU 2019/1009 Gübre CE Belgelendirme, Avrupa Birliği’nin sürdürülebilir tarım ve çevre dostu üretim politikalarını destekleyen önemli bir adım olarak öne çıkmaktadır. Geniş ürün yelpazesi, biyostimülanlar gibi yeni ürün kategorileri ve çevresel etkilere yönelik standartlarla bu düzenleme, hem üreticilerin hem de tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamaktadır. CE işaretleme süreci, ürünlerin güvenli ve çevreye duyarlı bir şekilde üretilmesini sağlarken, üreticilere AB pazarında rekabet avantajı sunmaktadır.